Diogenes'in Halka Seslenişi

Diyojen, Jean Lean Gerome, 1860

     Sadece dış görünüşünüz insana benziyor, ruhen birer maymunsunuz. İkiyüzlülüğünüzün bir sınırı yok, hiçbir şey anlamıyorsunuz. Bu yüzden doğa sizi cezalandırıyor. Kendinize uygun yasalar uydurarak onlar aracılığıyla en büyük ve en acı yanılgılara neden oluyorsunuz, onları içinize işlemiş olan kötülüğün tanıkları yapıyorsunuz. Bir an bile huzurlu değilsiniz, yaşlanana dek tüm ömrünüz çalışmayla geçiyor, çünkü kötüsünüz ve kötünün dostusunuz, başka birinin daha şık bir harmani giydiğini, az da olsa daha fazla para kazandığını, akılda kalacak şekilde kendini ifade ettiğini veya daha iyi bir eğitim aldığını görünce hemen kıskanıyorsunuz. Hiçbir şeyi doğru bir akılla değerlendirmiyorsunuz, yüzeysel de olsa makul ve ikna edici görünen, çoğunluğun benimsediği değer yargılarını benimsiyor, her şeyde bir hata buluyorsunuz.

     Aslında hiçbir şey bilmiyorsunuz, atalarınız gibi siz de cehaletin ve budalalığın esiri oldunuz ve haklı olarak acı çekiyorsunuz. Sizden sadece "Köpek" değil, doğa da nefret ediyor. Evlendiğiniz günden ne önce ne de sonra neşeli oluyorsunuz, aksine çoğunlukla kaygı dolusunuz, zira evlendiğiniz ana dek yozlaşmış ve hoşnutsuz insanlara dönüşmüş oluyorsunuz.

     Açgözlülüğünüzden ötürü savaş zamanında ne kadar çok ve ne kadar değerli insanın yaşamına son verdiniz, geri kalanları ise barış zamanında haklarında suçlamalarda bulunarak mahkeme önüne çıkardınız. Çoğu çarmıha gerilmedi mi, çoğu cellatların elinde can vermedi mi, bazıları devletin emriyle zehir içmeye zorlanmadı mı, bazıları da suçlu olduklarını iddia ettiğiniz için tekerleğe bağlanarak işkenceye maruz bırakılmadı mı? 

     Sizi sefil ahmaklar, bu insanları idam etmektense eğitmeniz daha iyi olmaz mıydı? Zira onları kurban etlerini yediğimiz gibi yemeyeceksek cesetler insanlığın hiçbir işine yaramaz, oysa sizi aptallar, iyi insanlara her zaman ihtiyaç duyarız. Siz cahil ve kültürsüz insanlara harfleri ve sözde sanatları öğreterek eğitiyorsunuz, böylece onlara ihtiyaç duyduğunuzda elinizin altında bulunuyorlar, o halde aynı şekilde dürüst insanlara ihtiyaç duyduğunuz zaman kendilerinden yararlanacağınız adaletsiz insanları niye eğitmiyorsunuz? Muhtemelen bir kentin veya gizlice bir ordunun kontrolünü elinize almak istediğinizde adaletsiz insanlara ihtiyaç duyacağınız için onları eğitmiyorsunuz. 

     En kötüsü de bu değil. Zor kullanarak iyi şeylere erişmek istediğinizde, daha iyi olanın da süreç içinde kötüleştiği görülebiliyor, sizi sefil herifler, avcunuza aldığınız herkesi bozuyor ve suistimal ediyorsunuz, siz daha büyük bir cezayı hak ediyorsunuz.[...]

     Kinikleri doğal ve doğru bir yaşam tarzından alıkoyduğunuzda, nasıl onlara karşı bir suç işlemiş olmuyorsunuz? Ben bir Kinik olarak sizi sözlerimle itham ederken doğa da bizzat eylemleriyle sizi cezalandırıyor, zira o çok korktuğunuz ölüm her birinizin başının üzerinde sallanıyor. Yoksulluğundan ötürü sağlığı yerinde olan dilenciler ve bozulmuş midesini ce cinsel organlarını tutamadığı için hasta olan zenginler görüyorum. Kendinizi bu tutkulara kaptırdığınız sürece hazzın kısa süreli gıdıklamalarına maruz kalacaksınız, ancak daha sonra büyük ve şiddetli ağrılarınız olacak. Sonra evinizin ve güzel başlıklı sütunlarınızın keyfini süremeyecek ve haklı olarak size acı veren altın ve gümüş divanlarınıza uzacaksınız. Leziz lokmaları zamanında tüketme gücünü kendinizde bulamayacaksınız, siz kötüsünüz ve kötünün dostusunuz.

     Ancak aklınız varsa, hepiniz bilge Sokrates'i ve beni dinler, gençliğinizden itibaren kendinizi kontrol edersiniz veya gidip kendinizi asarsınız. Yaşamınızı çk içtiğiniz için ardından sarhoş olup dağıttığınız, baş dönmesi ve karın ağrısı çektiğiniz, kendinize hayrınız dokunmadığı için başkaları tarafından taşındığınız bir içki partisindeymiş gibi geçirmek istemiyorsanız, bu söylediğimden başka bir çıkar yolunuz yok. Siz curcunalı bir yaşam sürüp çok önemli şeylere davet edilmişsiniz gibi alemlere katıldığınızda hekim adını verdiğiniz cellatlar yanınıza gelir, akıllarına eseni yapar ve söylerler. Olması gerektiği gibi keser, deşer, oyar ve bedenin içi ve dışı için ilaç verirler. Sağlığınıza yeniden kavuştuğunuzda bu hekimlere teşekkür etmez, tanrılara şükretmeniz gerektiğini söylersiniz, oysa tedavi başarısız olunca hekimleri suçlarsınız.

     Benim payıma ise kederden çok neşe, cehaletten çok bilgelik düşer. Bilge Antisthenes'le sohbet ederim, o sadece doğa, akıl ve hakikatı bildiğini düşündüğünü kişilerle konuşur, bir mektupta da söylendiği gibi canavalarlara ve çocuklara harcayacak vakti yoktur, bir Kinik'in sözlerini anlayamayacak olan diğer insanlardan uzak durur.

Siz barbarsınız, Yunan dilini konuşmak dışında her yönüyle barbarsınız, gerçek Yunanlara dönüşene kadar size lanet okuyorum. Bugün kendilerine barbar denilen halkların yaşadıkları yer ve tarz bakımından daha ince zevkleri var, kendilerine Yunan diyenler ise barbarlara savaş açıyor, barbarlar sadece kendi yurtlarını koruma telaşı içinde ve sahip oldukları şeylerden memnunlar. Ancak size hiçbir şey yetmiyor, çünkü şöhrete açsınız, akıldan yoksunsunuz ve iyi hiçbir şeyiniz yok.

Pseudo-Diogenes, Epistulae. 28
Kinik Felsefe Fragmanları, Cengiz Çevik, İş Bankası Yayınları, 
s. 94-97



Yorumlar

Popüler Yayınlar